Friday, October 30, 2015

İki senenin sonu

Merhabalar,

Sayfalarca yazacak gücüm yok. Sayfalarca yazılacak şey olmasına rağmen. İki yılın yorgunluğu mu bu, yoksa şu son zamanların yüksek temposunun getirdiği yorgunluk mudur bilinmez ama ancak bir kaç satır çıkar herhalde benden. Bu gece iki yıldır kaldığım odada son gecem. Geceleri geçen trenlerin seslerini, penceremin önündeki ağacı, içtiğim biraları, yaktığım mumları ve İrem'imle bu yatağımızda beraber uyuduğumuz geceleri unutmayacağım.

Herkese son kez iyi geceler bu odadan,

Mert

Sunday, October 4, 2015

Dördüncü'de olmadığım bir gecenin ürünü

Merhabalar,

Hava soğuk, hasta olmak üzereyim ama keşke bira olsaydı şimdi. Dördüncü de olsaydım hatta şu an, beşinci buzlukta soğuyor olsaydı. Yazmak istiyorum çünkü, ayık kafayla yazılır mı hiç? Ayık kafayla unutuyor insan, bir bakmışsın az önce düşündüğün her şey uçup gitmiş. İzi kalmıştır bir tek, sadece hissettiğinle kalırsın. Sana bunu ne hissettirmişti hatırlayamazsın. Aslında biraz zorlar ve hatırlarsın. Sonra on dakika önce birbirini takip eden çıkarımlarla ulaştığın sonuca ulaşmaya çalışırsın. Yok, oraya gelemezsin. Çünkü geçen her saniyeyle biraz daha değişirsin.

Değiştirmediği şeylerle övünebilir mi insan? Değiştirmediği şeye göre değişir dersek doğru olur, ancak bunu söylediğimiz anda göreliliği işin içine kattığımızın her an farkında olalım. İşin içine görelilik girdiğinde, herkesin bilmesi gereken tek şey doğru ve yanlış denen olguların bilinen anlamlarını yitirdiğidir. İnsan senelerdir kullandığı çantayı, eskimiş olsa bile değiştirmeyebilir ve bununla övünebilir. Çünkü değer bildiğini hissettirir. Laf arasında, değer bilmeyi önemsemek, değerinin bilinmesine olan açlığın da habercisidir. Bir sene kullandığı çantayı değiştirip, yenisini, daha güzelini, daha pahalısını almak ve daha güzel/yakışıklı ya da daha çekici/göz alıcı görünmek isteyenler de olabilir ve haliyle bununla övünebilir. Şimdi siz bu yazıyı birinci örnekteki kişiye yakın birinin kaleminden okuduğunuzdan, sanki çantayı değiştirmemenin doğru olduğunun vurgulandığını çıkarabilirsiniz ancak tam tersi. Yazar, göreliliğin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşadığımızı biliyor ve tek isteği anlaşılmak. Bir şeyler yazıp gidicem yani.

Değiştirmediği şeylerle övünen insan, değiştirdiği şeylerden ötürü de iyi hissedebilir mi kendisini? Cevabın yine görelilik teorisinden geçtiğini sanırım okur da anlamıştır. Elinde olarak ve/ve ya elinde olmadan değişiyor insan. En başta biriktirdiği için değişiyor. Yaşanan her saniye birikimdir, her birikim ise değişimdir. Neler biriktireceğini seçmesi her zaman mümkün değildir insanın. Bu haliyle bu birikimlerin getirdiği değişimlerden övünç duymaması beklenebilir. Ancak, hatırlanması gerekir ki, her birikim, her değişim, kişinin dünyada yaşadığını gösteren bir yoltaşı gibidir. Sırf bu yüzden, sırf yaşandığı için, ve eğer bu insanca yaşamaksa, insan övünç duyabilir değişimiyle.

İçime sinen bir yazı olmadı. Bu yüzden yazmaya ömrüm boyu devam edeceğim. Her yazım bir birikim olacak, her birikim beni biraz daha değiştirecek. Ta ki doğduğum kişiden hiçbirşey arta kalmayana kadar.

Herkes iyi uyusun.

Mert