Thursday, April 18, 2013

'Zamansız'lık üzerine:

Merhaba,

Hayattaki herşeyi kontrol edemiyoruz ne yazıkki. Kendimizin yaşamını değiştirmek, düzene sokmak ya da yolunda tutmak için ne kadar çaba göstermiş olursak olalım, hayat günlük hızında akıp giderken kafamızdan geçtiği anda kovmaya çalıştığımız o kötü düşüncelerin gerçekleşmesine mani olacak kudretimiz yok. Daha dün cuma günü için planlar yapılmıştı halbuki.

Bir gerçek var ki, insan acıyı gördüğünde ve ya acıyı tattığında, daha önceki davranış ve tutumlarını bir bir gözden geçiriyor.  Geçmişte söylenen bir sözün o anki anlamıyla bugün taşıdığı anlam arasında fark var, en azından benim için. Kendine kızmadan edemiyor insan, imkanı olduğu zaman anlamaya çalışmamak en büyük suç. Bugüne kadar o kadar çok kişiye söylenmiş o kadar çok söz varki. Kırılmış o kadar kalp, alınmış bir o kadar gönül, paylaşılmış o kadar mutlu an, paylaşılamadan içe atılmış dertler.. Geçmişteki herşey için çok üzgünüm. Bugün için çok üzgünüm.

Korkularımızı buluyoruz hayatta, zamansız. Çok sık olmuyor bu, olsaydı bunu da normalleştirirdi heralde insan. Zaten insanı en çok üzen bu, zamansız ve alışılmamış olması. Ve özlemek.

Duygular ve düşünceler karman çorman,

Sevdiğiniz insanları yanınızdan ayırmayın,

Mert


Thursday, April 11, 2013

Düşünmek ve düşüncenin yazıya dökülmesi üzerine

Uzun bir aradan sonra, yeni bir blog üzerinden herkese merhabalar,

Kimileri düşünmenin bir eylem olmadığını savunsa da, zannımca düşünmek şu yaşamımızdaki en çekici eylemlerden birisi. Kimi zaman o kadar çekici ve etkileyici olabiliyorki düşünmek, ucunu kaptırıp az önce ne düşündüğünü dahi unutabiliyor kişi.

Düşünüleni yazmak ise düşünme eyleminin soluk bir gölgesinden ibaret sanki. O an farkında olmasanız dahi zihninizden geçen milyonlarca farklı düşüncenin içinden çekip bir tanesini, kelimelerin sahip olduğu sınırlı anlamlara sıkıştırmak aslında katliam gibidir. Kuantum mekaniğinde bunun enfes bir karşılığı vardır:

Schrödinger'in Kedisi'ne aşina olmayanlar için kısa bir açıklama yapıyorum. Schrödinger'in Kedisi, kuantum mekaniğinin yapısını çok basit bir şekilde ortaya koyan bir düşünce deneyidir. Kedi, dışardan herhangi bir şekilde gözlemlenemeyen bir kapalı kutuya yerleştirilir. Kutuda ayrıca %50 ihtimalle bozunma olasılığı bulunan bir parçacık ve eğer parçacık bozunursa ortama zehirli gaz salıverecek bir düzenek vardır.


Eğer kutuyu açıp gözlem yaparsanız, ki bu durum zihninizdeki tüm düşüncelerden birini kelimelere dökmenin analogudur, kediyi ya ölü ya da diri bulursunuz. Kuantum mekaniğini ilginç kılan nokta ise gözlem yapılmadığında kedinin %50 ihtimalle ölü, %50 ihtimalle diri olmasıdır, yani gözlem yapmadığımızda kedi her iki durumda da bulunur. Ancak ve ancak gözlem yapıldığında kedi bu durumlardan sadece birine geçiş yapabilir. Günlük kavrayışımıza tamamen ters olan bu durum, aslında çoğu zaman zihnimizde dönüp dolaşan sonsuz sayıdaki düşüncelerin, bilincimiz tarafından, bir nevi "gözlem yaparak" nasıl çekilip çıkarıldığına olan benzerliği dikkate değer.

Kendi adıma, bundan sonra daha fazla "gözlem" yapmak dileğiyle,

AMB