Thursday, April 11, 2013

Düşünmek ve düşüncenin yazıya dökülmesi üzerine

Uzun bir aradan sonra, yeni bir blog üzerinden herkese merhabalar,

Kimileri düşünmenin bir eylem olmadığını savunsa da, zannımca düşünmek şu yaşamımızdaki en çekici eylemlerden birisi. Kimi zaman o kadar çekici ve etkileyici olabiliyorki düşünmek, ucunu kaptırıp az önce ne düşündüğünü dahi unutabiliyor kişi.

Düşünüleni yazmak ise düşünme eyleminin soluk bir gölgesinden ibaret sanki. O an farkında olmasanız dahi zihninizden geçen milyonlarca farklı düşüncenin içinden çekip bir tanesini, kelimelerin sahip olduğu sınırlı anlamlara sıkıştırmak aslında katliam gibidir. Kuantum mekaniğinde bunun enfes bir karşılığı vardır:

Schrödinger'in Kedisi'ne aşina olmayanlar için kısa bir açıklama yapıyorum. Schrödinger'in Kedisi, kuantum mekaniğinin yapısını çok basit bir şekilde ortaya koyan bir düşünce deneyidir. Kedi, dışardan herhangi bir şekilde gözlemlenemeyen bir kapalı kutuya yerleştirilir. Kutuda ayrıca %50 ihtimalle bozunma olasılığı bulunan bir parçacık ve eğer parçacık bozunursa ortama zehirli gaz salıverecek bir düzenek vardır.


Eğer kutuyu açıp gözlem yaparsanız, ki bu durum zihninizdeki tüm düşüncelerden birini kelimelere dökmenin analogudur, kediyi ya ölü ya da diri bulursunuz. Kuantum mekaniğini ilginç kılan nokta ise gözlem yapılmadığında kedinin %50 ihtimalle ölü, %50 ihtimalle diri olmasıdır, yani gözlem yapmadığımızda kedi her iki durumda da bulunur. Ancak ve ancak gözlem yapıldığında kedi bu durumlardan sadece birine geçiş yapabilir. Günlük kavrayışımıza tamamen ters olan bu durum, aslında çoğu zaman zihnimizde dönüp dolaşan sonsuz sayıdaki düşüncelerin, bilincimiz tarafından, bir nevi "gözlem yaparak" nasıl çekilip çıkarıldığına olan benzerliği dikkate değer.

Kendi adıma, bundan sonra daha fazla "gözlem" yapmak dileğiyle,

AMB




No comments:

Post a Comment