Wednesday, October 25, 2017

5 dakika

Neydi benim dusuncelerim? Oyle bir kac sene evvel degil, 5 dakika oncesine donecek olsam bile. Ne dusunuyordum ben? Yine hangi cikmazlarinda aklimin yitip gidiyordum otobuste yolculuk ederken? Hangi sesler rahatsiz ediyordu ve butunlugunu bozuyordu zihnimin ve dusuncelerimin? Her gun ellerimden kayip giderken bunca dusunce, bunca zaman, tek yapabildigim debelenmek oluyor, hic durmadan. 5 dakika yetiyor bir ise baslamadan bitirmeye, 5 dakika bile surmuyor heveslerin kirilmasi. Her seyin omru 5 dakika olsa da bu hayatta, odaklanmam bile 5 dakika surse bile, ben biliyorum ki debelenmek baki. Debelenerek ileriye gitmeye calismak burada hayat, ilerlemek degil, otelenmek. Asla degismeyecegini bildigin, degistiremeyecegini defalarca sana gosterdikleri umut kiricilarin etrafini sardigi bir adacigin ustunde yasamak gibi.

Yol da baki, bitmiyor. Sadece gitmek olsa keske, peki ya durmak?Debelenmeyi birakamadigin ancak otelenmeyi bile beceremedigin anlar bu sozunu ettiklerim. Iste o zaman 5 dakikalar, 5 dakikaliklarini askiya asip, birer saat, hatta gun mertebesine ulasip, daha da oburlasiyorlar ve icinde hala nasil kaldigina hayret ettigin umudunu, yasam kaynagi ile besleniyorlar. Sana kalan ise onlarin artiklarini derin bir nefes ile uzaklastirmak.

Ama neydi benim dusuncelerim? Trafikte kavga eden insanlari gorurken ne dusunuyordum? Yere cop atan insanlari gorurken ne yaptirimlar olusturuyordum aklimda? Bir makaleyi yazarken ya da gunun 5. cayini icerken birden aklima gelen sey neydi? Yatmadan once bunu basaracagim dediklerim nelerdi? Hatirlayacagim, simdi aklima gelmese de. Hatirlayacagim, surdurecegim ve yeniden cevreye kaybedecegim bu dusunceleri. Bu da benim cevresel kirliligim olacak, tum bu yitip giden dusunceler. Ve verilen derin nefesler..

Turkce klavyem yoktu ama yazasim vardi. Ortaya bu cikti.

Mert