Monday, December 6, 2021

Ben kaybolmus bir ruhum.

 Isyan cigliklarimin sadece burada yankilanmasi?


Her sey olup bittiginde buradan okumanizi istiyorum belki. Anlamanizin imkansiz oldugunu biliyorum. Ben sizin yerinizde olsam yakalayamazdim. Can kardesim Erol'un ne kadar yaninda olabildim ki? Gerci onun kardesi var, iyi ya da kotu halden anlayan bir annesi var. Benim kimim var? Canimdan ote babannem var, oglu kollarinda olmus, hala sokta olan. Kimim var? Esim var ama hisseder mi ki gonlunde? Beni dusunur o, bu olumu hissedemez. Ben kaybolmus bir ruhum. Devam etmekten baska bir yol daha bilmedigim icin devam ediyorum. Baska bir yol bilmiyorum. Her sey yarim yamalak olabilir ancak devam etmek aslidir. Yasayacagim, devam edecegim, sonu ne olursa olsun savasacagim. Ve bu surecte yorulacagim. Yoruldum. Eskiden beni ne yorar, beni ne yipratir, bunlari dusunurdum. Cok gucluydum, beni hicbisey yildiramaz derdim. Ama yoruldum. Akisina birakamadim. Siktir cekemedim. Dusunmemezlik edemedim. Hic bir zaman. Ve bunda tek degilim. Bir cok dostum, candan ote kardesim ayni durumda. Onlari her gun dusunuyorum. Onlar bilmese de.

Ama ben cok yoruldum. Ara veremiyorum hicbiseye. En basta kendime.


Mert

Wednesday, November 10, 2021

Kisa da olsa bir telefon konusmasi

 Keske bir telefon hakkim daha olsaydi. Hemen simdi arardim. 10 saniye surerdi, seni seviyorum bile demezdim. Ama o bence bilirdi, bence hep bildi. Sirf heveslenip anlatsin diye sordugum yemek tarifleri, ya da daha uzun sursun konusmamiz diye abartarak anlattigim hava durumu. En sonunda da, hic bir ise yaramadigini ogrendigim kendine iyi bak nolur temennisi. Bu kadar. 

Oyle korkuyorum ki sesini unutmaktan. Bu sebeptendir, her gece senin sesini dusunerek uyumaya calisiyorum.

Seni cok ozledim.

Saturday, October 16, 2021

Yogurtlu makarna

Kac sene once oldugunu hatirlamiyorum. Ancak depremden sonraydi, hatta kalici konutlardan da sonraydi. Sarayyeri'ne tasinmistik. Ya da ben boyle hatirliyorum.

Herkesin manti makarna olarak bildigi bir makarna vardir. Gorseniz bilirsiniz. Iste o makarna, benim babamla aramdaki bir bagdi. Bir gece bunu hazirlamisti bana, ustune de ayri bir yerde kiyma kavurmustu. Makarnanin uzerine cirpilmis yogurt gezdirmis, sonra kiymasini eklemis, en sonunda da ayri bir yerde kizdirdigi tereyagi ve pulbiberini eklemis ve onume koymustu. Kendisi de bir tabak almisti. Beraber yemistik o gece. Gece yemegiydi bu evet, saat 12'yi gecmisti. Ismini sormustum bu yemegin, nedense makarna demek beni tatmin etmemisti. O da yogurtlu makarna demisti. Yogurtlu makarna, ne kadar dogal geliyor kulaga. O kadar benimsedim ki bu ismi, gercekten size anlatmaya calismanin hic geregi yok. O geceden baslayarak, ben universiteye gidene kadar, ara sira geceleri babamla yogurtlu makarna yemeye basladik. Tek tuk sarfedilen cumleler, 37 ekran televizyona bakarken yogurtlu makarna kasiklamalar aklimda kalan mutluluk anilarim artik.

Yogurtlu makarna uzerine saatlerce yazabilirim ve siz beni anlamazsiniz. Zaten siz yoksunuz. O yuzden yazmaya devam etmek yerine, bugun dalga gecer gibi Hollanda'da karsima markette cikan yogurtlu makarnayi bu gece yapicam. Dorduncunun bittigi bir gecede. Ve babam yine yanimda olacak, 21 Agustos'tan beri her gece oldugu gibi.

Seni cok ozluyorum baba.


Oglun.

Sunday, September 19, 2021

Saturday, September 11, 2021

Baba ve ogul arasinda

Sen yoksun. Ve bir daha asla olmayacaksin. Cok buyuk pismanliklarim var, keske daha cok vakit gecirseydim, arasaydim, anlatsaydim. Su an yazdiklarim bile ne kadar yetersiz. Bendeki seni anlatabilmek icin ne gerekir bilemiyorum ki? Seni ne kadar cok sevdigimi nasil aktarabilirim geride kalanlara? Bilmeleri gerekir mi zaten, anlamalari olanak disi. Sen benim babamdin, farkliydin diger herkesten. Diger babalara oykunmedim mi hic ben? Farkli bir hayat istemedim mi? Istedim biliyorum, yine isterdim, kendimde bunu goruyorum. Ancak sana bakinca, seninle konusunca, sana sarilinca hissettiklerimi, hayatimda hic bir defa daha hissedemeyecegim, bunu adim gibi biliyorum. Seninle ilgili hic bir seyi unutmayacagimi da biliyorum. O lanet olasi sigarayi icisini, dumanini ufleyisini, mutfak masasindaki oturusunu, ara sira taktigin gozlugun uzerinden bakisini, arabaya binisini, anahtarlarini eline alisini, kisa telefon konusmalarimizi, bana iftiharla ve hayal kirikliklariyla dolu bakislarini, annemle kavga ettigimizde bizi susturmani, pazara ciktiginda mutlu olusunu, denize girmeyi sevmemeni, arkadaslarimin yaninda melek gibi olmani, benimle gurur duymani, mezuniyetimdeki yuz ifadeni, dugunumdeki yorgunlugu, insanlardan kacisini, seni mutlu eden seylere yonelmeni, insanlari mutsuz edecek seylerden kendi hayatin pahasina kacinmani, genclik fotograflarindaki masumiyetini, bir gun kestirip geldigin biyiklarini, depremde beni kucaklayip kacmaya calismani, yaptigimiz uzun yolculuklari, Ankara'da yaptigimiz trafik kazasini, Tokat'a her gittigimizde mutlu olmani, Irem ile evlenmek istedigimi soyledigimde beni hic yaniltmamani, beni korumani, yanimda durmani, benimle hic bir seyini paylasmamani, anlatmamani, dinlememeni,yaptigin yemekleri, insanlari doyurma sevgini, cok iyi bir insan olusunu, cok kirilgan olusunu, narin bir yuregin oldugunu ve en onemlisi bunlarin hic birisini istemedigini, farkli bir dunyadan insan olusunu, seni kimsenin anlamadigini ve senin de bu hayatin hic bir seyini istemedigini biliyorum, anliyorum ve unutmayacagim. Dahasi yok mu, elbette var. Iyi ki yanlislikla aramissin beni Cuma gunu. Iyi ki gitmeden once senden ozur dilemisim. Sen, ne olursa olsun, ne olacaksa olsun, benim babamdin, ve cok farkli bir insandin. Bundan sonra ne yapacaksam, kendim ve ailem icin oldugu kadar, senin icin de. Seni oyle cok seviyorum ki. Telefonda kisacik sesini duymak icin her seyi ama her seyi yapardim. Sen sorunsuz bir hayat isterdin, bense sensiz bir hayati istemezdim baba. Ben simdi sensiz kaldim, ama sanirim senin sorunlarin bitti. Ben sorunlarla dolu bir hayata hazirim. Biliyor muydun bilmiyorum ancak, senin beni gorup yeniden iftihar edebilecegini bilsem, inanmaya da hazirim. Yine de hayatimi oyle yasamaya gayret edecegim. Senin icin.


Oglun

Saturday, February 6, 2021

Bosluga dusmek

 Yazmak istedigim bir gece ve Turkce klavye yok onumde. Yazacaklarimin degerini dusurur mu bu? Dusurmemeli.


Zaman zaman bir tabir kullaniriz hislerimizi anlatmak icin, "bosluga dusmek". Sanki bir kuyunun icerisinde olmak gibi, baktigin her yonde uzerinde yukselen o toprak, seni bogan o nefessizlik. Tirmanmak icinse gucun yoktur cogu zaman, bulundugun yeri yuva bellersin kendine. Cikmak bile istemezsin, orasi evin olmustur artik. Hatta sevmeye bile baslarsin, disarisi korkutmaya baslar seni. Cikmaya calisma eylemini dusunmekten dahi kacarken bulursun kendini. Yuvana ihanet edermis gibi, evini terketmek istermis gibi. Rahatmissin gibi.


Rahatsindir da belki. Dunyasi kuculdukce rahatlar aslinda insan. Ihtimaller belli olsun ister, hazirlikli olmak ister, sasirmamak ister. Bu yuzden agac ustunde yatar ilkel insan. Bu yuzden suya yakin kurar insanlar koylerini. Bu yuzden ac kalmayacaklari hayati secer modern insan. Cunku pervasiz ruhlar sever belirsizligi, sonsuzlugu. Ama tum bu planlama, tum bu hesaplama aslinda ruhumuzu olduruyor, ben bunu biliyorum. Birisi cikip derse ki "ruhumuzu olduruyor ne demek", ben de ona su cevabi verirdim: hesaplanabilen, tahmin edilebilen, sasirtmayan her sey ama her sey aslinda yasamak degil.Sadece yasami surdurmek. Gemiyi kiyiya sakince yanastirmak gibi, bir arabayi park etmek gibi, muslugu acmak gibi. Ama herkes bilir ki, "yasadigimizi hissettigimiz" anlar bunlar degil. Hatirlayacaklarimiz evi supurmemiz degil, bulasik makinesini calistirmak degil, trafikte araba kullandigimiz anlar degil. O istisna anlar, o tarif edemediklerimiz, basli basina var olan, kategorize edilemeyen, aciklanamayan, kimseler tarafindan yeterince iyi anlasilamayan, anlatilmaya calisilamayan, paylasilamayan, hissedilemeyen, sonra hatirlamak icin degil o an yasamak icin olan ama asla hatiralardan cikmayan anlardir. Yildizlarla dolu bir gokyuzune baktiginiz geceyi tekrar hatirladiginiz gibi, butun yildizlarin konumunu tek tek hatirlamasa da insan, onemli olan bu degildir zaten, o agrilarla dolu boynunu diklestirip gokyuzune cevirme eylemidir hatirladigimiz. Gokyuzunu gormemiz bunun sadece bir sonucu. Cunku goge pek fazla bakmaz insan, bakmasina "ihtiyaci yoktur" cunku. Gokyuzune bakmadan yasayabileceginizi soyleyebilir size insanlar. "Asagi bakmanizi" bile emredebilirler size. Halbuki yeni olan, yerinde saydirmayan, kuf kokmayan, curumemis olan degerlidir bu hayatta. Degerli olani hatirlar insan, rosebud gibi.


Biraz dusundum, sadece biraz. Bir kac dakikaligina da olsa, diger her seyi biraktim. Kim oldugumu birakabildim mi bilmiyorum. Insan dogasina dair bir kac kelam etmek isterken bir gunduz ruyasi mi gordum, bunu da bilmiyorum. Bu satirlarin arasinda kendime dair bir seyler var olduguna eminim, ancak bunlari bile ayirt edemiyorum. Ruhumun baska yapilarla sarmas dolas oldugunu hissediyorum. Debeleniyorum. Bir cukurun dibindeymis gibi. Bosluga dusmus gibi. Yapacak bisey kalmamis gibi. Sadece beklemek gerekiyormus gibi, ne kadar surecegi bilinmese de. Beklemek gerektigini hissetmek bile bir olum alameti. Coktan olmus olanlar icin yas tutmaya ne gerek var? Belki yeni bir yasam filizlenir, atalarinin vucudundan beslenerek.


Mert